Tasarrufa dayalı ev alma yöntemleri dünyada 100 yılı aşkın süredir kullanılırken, ülkemizde bu bakış açısıyla faaliyetlerini sürdüren markalar, yaklaşık 10 yıldan bu yana ev alımı noktasında faaliyet gösteriyor. Birbirinden farklı şirketlerin pazarda faaliyet göstermesiyle müşterilerin beklentileri farklılaşıyor. Peki, markalar bu isteklere cevap verme noktasında ne durumda? Birevim’e göre; sektörün Birevim’den öncesi ve sonrası var.
Ülkemizde insanların büyük bir bölümü orta ve dar gelir grubunda konumlanıyor. Bu durum da, tasarrufa dayalı ev alma yöntemlerinin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gelişmesini zorunlu kılıyor. Ülkemizde yaklaşık 10 yıldan bu yana ev alımı noktasında faaliyet gösteren şirketler ise bütçelerin iyi yönetilmesi ve vatandaşların ev alırken tasarruf edebilmeleri için birçok konuyu aynı proje içinde yönetmek zorunda. Peki, gelişen ve her gün değişen istekler doğrultusunda sektördeki şirketler ne durumda? Birevim Yönetim Kurulu Başkanı Murat Çiftçi’ye göre sektörün Birevim’den öncesi ve sonrası var.
Birevim’in sektöre girmeden önce tasarrufa dayalı yöntemlerle ev sahibi olmak isteyen kişilerin peşinat engeline takıldığını söyleyen Çiftçi, hiç peşinatı olmayanların ya da evin değerinin yüzde 10’unun altında peşinata sahip kişilerin yöntemlere giriş yapmış olsa dahi, teslim tarihleri geldiğinde bir yıla varan ertelemelerle karşılaştıklarını söyledi. Taksit sayısının ise 120 ay ile sınırlandırıldığını belirten Çiftçi, “Bu durum bir yönüyle orta ve alt gelir grubu için istek ve ihtiyaçlara çözüm olamıyordu. Örneğin; 100 bin TL değerinde bir ev almak isteyen kişi en fazla 120 ay taksit yaptırabiliyordu. Haliyle henüz evini teslim almamış bir kişinin aylık taksitleri 833 TL oluyordu. Bu taksiti ödeyemeyecek durumda olan orta ve dar gelirli ailelerin büyük çoğunluğu için ev sahibi olmak bir hayalden öteye gidemiyordu. Kira yardımı adı altında müşteriye ek ve Betpas gereksiz bir maliyet yükleniyordu. Uygulanan yöntemlerin geliştirilmemesi sonucu müşteriler evini teslim aldıktan sonra aylık taksit ödemelerinin yükselmesine rağmen bu durum kalan borçlarını olumlu yönde etkilemiyor, vadeyi kısaltmıyordu” dedi.
Birevim’den önce tasarrufa dayalı faizsiz ev alma sektörünün müşterilerin istek ve ihtiyaçlarına yeterince çözüm üretemediğinin altını tekrar çizen Çiftçi, uygulamalarda yapılan yanlışlıkların müşteri aleyhine sonuçlar doğurduğunu ve faizsizlik ilkesine ters düşen uygulamaların sürdürülebilirlik noktasında sektörü olumsuz yönde etkilediğini aktardı.
“Değişim ve gelişimin şart olduğuna inanarak yol haritası çiziyoruz”