Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca hayata geçirilen Yapı Denetim Sistemi kapsamındaki kriterlere göre denetlenen binaların depreme daha dayanaklı olduğu, İzmir depremi sonrası bir kez daha görüldü.
Yapı denetimi kapsamında sadece son 2 yılda 102 bin 500 binayı denetlediklerini aktaran Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum, “Ne yazık ki son 100 yılda 80 bin vatandaşımız hayatını depremlerde kaybetti. Bugünkü tespitlerimize göre Türkiye'de 9,8 milyon bina, 28,6 milyon konut var. Türkiye genelinde 1,5 milyon, İstanbul'da da 300 bin bağımsız birimin acil bir şekilde dönüşmesi gerekiyor” diye konuştu.
Bu açıklamadan hareketle yapı denetimin önemini sektörün önemli temsilcilerine sorduk. Sektör temsilcileri yaşanan depremler sonrasındaki verilerin yapı denetimin önemini bir kez daha net bir şekilde ortaya koyduğunu ve yapı denetim sistemi ile bir çok sorunun kontrol ve denetim altına alındığını vurguladılar.
Bursa Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa Şube Başkanı Oktay Altun
1999 Gölcük depreminden önce Yapı Denetim sistemi yoktu ve hiçbir malzeme denetlenmeden, hiçbir kontroller yapılmadan şantiyede imalata giriliyordu. Bu olay Yapı Denetim sistemi ile kontrol ve denetim altına alındı. Ayrıca bu sistemden önce hazır beton zorunluluğu yoktu ve hazır beton sınıfları da C14 ten başlayarak vardı. Bu beton sınıfı C20’nin altında olmayacak diye zorunlulukta getirildi.
Ayrıca bu denetimlerde aldığımız beton ve demir numunelerini akreditasyonu onaylı laboratuvarlarda teste tabi tutarak, beton ve demirde yapılan uygunsuzlukları da ortadan kaldırmış durumdayız. Bunu 2000 yılından önce inşaat yapmış tüm arkadaşlar hatırlar. Etriye ya da pilye yapıldığında demirin çatladığını hatta yeri geldiğinde koptuğunu görmüşlerdir. Şimdi bu denetimler yapıldığı için demirlerimiz doğru uzaması olan, betonlarımız da istenilen basınç dayanımına uygun üretilmektedir.
2000 yılından önce kullanılan 1975 deprem yönetmeliği de büyük bir revize yapılarak yenilendi. Buna şöyle bir benzetme yapacak olursak 1975 yönetmeliğinde aynı metre kare iş için kullanılan beton miktarı 400m3 ve 20 ton ise, 2000 yönetmeliğinde bu değerler 500 m3 ve 35 ton demir kullanılarak yapılmış oluyor. Aynı örneği 2007 ve 2019 deprem yönetmeliklerine göre devam ettirirsek 2007’de bu değer 550 m3 ve 45 ton, 2019 de ise 600 m3 ve yaklaşık 55-60 tona çıkmış olacak. Bu değerler farazi bir değerlerdir. Ama günümüze göre bu değerlere baktığımızda bile ne geçmişte ne kadar zayıf binalar yapılmış olduğunu görebiliriz.
Ev alacaklara önerim en azından 2007 deprem yönetmeliğine göre hesabı yapılmış ve kontrolleri yapı denetim firmaları tarafından yapılmış evleri almalarını isterim. Ayrıca zemin yapısı daha kayalık ya da sert olan ovada yapılan yerler değil daha tepelere kurulmuş zeminlerdeki evler daha depreme dayanıklı ya da güvenli evlerdir. Müteahhitlere önerim ise şantiyelerde ve firmalarında kesinlikle bir teknik personel bulundurmasıdır. Bu hem kendi güvenliği hem de yapmış olduğu konut, iş merkezi ya da fabrikalarda deprem sonrası kayıpları engeller ya da en aza indirir.
KORU Yapı Denetim - İnşaat Yüksek Mühendisi Fatih Canbazoğlu
Yapı Denetim Sistemi, inşaat sektörümüzün değişmez, önemli parçalarından bir tanesidir. Bu cümle ile söze başlamak istedim; zira Yapı Denetim sözcüğünün hayatımıza girdiği 2001 yılından beri, bir türlü netleştiremediğimiz “Gerekli mi? Yoksa gereksiz bir prosedür mü?” kararsızlığını hala sürdürüyoruz.
Yaşadığımız depremler sonrası veriler son derece açık ve net bir biçimde bize gösteriyor ki Yapı Denetim Sistemi kapsamındaki kriterlere göre denetlenen yapıların depreme karşı daha dayanıklı olduğudur.
Geçen 20 yıla rağmen her deprem sonrası bu tartışmaların gündeme gelmesi Yapı Denetim Sistemi konusunda eksiklerin ve hataların yapıldığını gösteriyor. Şöyle ki inşaat sektörü çok bileşenli bir yapıya sahip olmasına rağmen, ana unsur olarak Müteahhitlik Sistemi etrafında şekillenen bir sektördür. Yıllardır birçok platformda, sektör temsilcileri tarafından defalarca talep edilmesine rağmen, Müteahhitlik Sistemi ile ilgili kanuni düzenleme ancak 2020 yılında yürürlüğe girmiştir. Bu geç kalınmış doğru bir düzenlemedir. Fakat inşaat sektörüne teknik yönden çok fazla zaman kaybettirmiştir.
İlgili resmi kurumlarımız 2001 yılından beri inşaat sektörünü Yapı Denetim Sistemi üzerinden düzenlemeye çalışmış, fakat defalarca değişen uygulama, mevzuat ve yönetmelikler hem istenilen verimin alınmasını engellemiş, hem de sektöre olan güvenin zedelenmesine sebep olmuştur. Bütüncül bir planlama ve uygulama ile hareket edilmesi gerekirken dönemsel alınan kararlar çok değerli olan zamanımızı kaybettirmiştir.
İlgili meslek odalarımızın öncülüğünde, sektör temsilcilerinin tamamının katılımıyla Müteahhitlik Sistemini ana eksen alan bir çalışmada Yapı Denetim Sistemi esas yerine konumlanmalıdır. Yıllardır yapılan çalışmalar ve atlatılan depremler bize gösteriyor ki sağlıklı yapılan Yapı Denetim depremde canlarımızı koruyor.