Sektör nitelikli insan kaynağı arıyor…

GÜNDEM

Konut Yapı Gazetesi olarak sektörün sorunlarını ve çözüm önerilerini ele almaya devam ediyoruz. Nisan sayımızın Sektörel Buluşması’nda “Mesleki Eğitim ve Mesleki Yeterlilik” konularını masaya yatırdık.

Sektör paydaşlarıyla bir yapının proje aşamasından satış aşamasına kadar tüm süreçlerinde yer alan insan kaynağı ve eğitim konusunun fotoğrafını çekmeye çalıştık.

Yazı: Nagihan GÖRKEN/ Eşref AYDEMİR

Şirin Rodoplu Şimşek

Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı

Mesleki yeterlilik konusu önem arz ediyor. Mimarlık bugüne kadar çok popüler bir meslekti. Aynı popülariteyi sahadaki işsizlik nedeniyle taşıdığımızı söyleyemeyeceğim. Türkiye’de 138 tane mimarlık okulu var. Ortalama her yıl 8 bin mimar sahaya çıkıyor. Bizim dönemimizde zor mezun olunurken bugün kontenjanların doluluğu nedeniyle nitelikli veya niteliksiz olsun mezun edilmek zorunda kalan meslektaşlarımız var. Mimarlık ve mühendislikle beraber şu an yüzde 40’lara dayanmış bir işsizlik oranı var. Sahanın ihtiyaçlarına bakmadan sırf talep var diye mimarlık ve mühendislik bölümleri açmaya devam edersek durum içinden çıkılmaz bir hal alacak. İhtiyaçtan fazla lisans mezunu çıkarmaya başladık. Dolayısıyla ara eleman bulma sorunları baş gösterdi.

Emek vererek bitirdiği bölümün karşılığını alamayan bir nesil oluştu. Bu da dolayısıyla sosyolojik bir travma yaratıyor. Sorunların yanı sıra bu konuda çözümler üreterek gerekli mercilere iletiyoruz ama gerekli hassasiyet gösterilmiyor. Kontenjanların kontrollü bir şekilde azaltılması ve niteliksiz üniversitelerin ortadan kaldırılması lazım. 18 yıldır sahadayım çok şey değişti. Niteliksiz kişiyi kimse çalıştırmak istemiyor. Sonuçta gelenler bizim meslektaşlarımız. Meslek grubu olarak onları yetiştirmeye, sahaya katmaya yönelik eğitim programları organize ediyoruz. İlintili olduğumuz meslek disiplinleriyle ortak eğitim ve etkinler düzenliyoruz. Kişisel, sosyal ve akademik donanımlarını geliştirmeye çalışıyoruz. Bu durum sadece meslek odalarının sonradan toparlamasıyla olacak bir şey değil. Temelde ilk eğitimin çok doğru ve nitelikli alması lazım. Sektörlerarası bir entegrasyonun sağlanması çok önemli. Pratik ve mevzuat gerçeklerimiz var. Bu konuda paydaşlarımızla entegrasyonlu şekilde bilgilendirmeler ve eğitimler yapılabilir.

Ali Gözütok

İç Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı

İç mimarlık popüler bir meslek dışarıdan bakıldığında fakat içine girildiğinde hiç de öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Birçok yetkinliğe, yeteneğe ve saha ile ilgili uzmanlığa ihtiyaç duyan bir meslek disiplini. Bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi meslektaşlarımızın odaya kayıt olmaması. Bizim şu an 70-80 bin civarında mezun sayımız var. Ancak tüm Türkiye’de odaya kayıtlı üye sayımız 7 bin ile sınırlı.

Üniversiteler de işe ticari bakıyor. Gençler okurken verdiği emeğin karşılığını alamıyor. Okurken harcamaları da çok fazla olan bir bölüm. Mezun olunduğunda teklif edilen asgari ücret olunca hayal kırıklığı oluyor. İçmimar akademisyen sayımız oldukça düşük. Genellikle iç mimarlık eğitimleri mimarlar tarafından veriliyor. Buradan meslektaşlarımıza seslenmemek istiyorum, ilgili bölümlerimizden mezun olan arkadaşlarımız akademik hayatı tercih etsin.
Öte yandan biz hem yapı hem de kişiye özel alanda hizmet ediyoruz. Mekan ve kurum odaklı çalışıyoruz. Bunlarla ilgili seminer, eğitim ve fuarların takip edilmesi çok önemli. 4 yıllık lisanstan sonra mesleki yeterlilik ne yazık ki mümkün olamıyor. Piyasanın gerçek dinamikleriyle karşılaşıldığı zaman bir adaptasyon sorunu yaşıyor. İşveren tarafına geldiğimizde yeni mezunlardan 2-3 yıllık deneyim bekliyorlar. Meslektaşlarımız okurken her boş anını değerlendirmeliler. Böylelikle deneyimli, piyasa şartlarına vakıf olarak mezun olurlar. Yoksa işsizlik kervanına yenileri ekleniyor.
Öte yandan işçi ve usta yetiştirmede de daha aktif rol almamız lazım. Maliyetler o kadar çok arttı ki hata payına neredeyse yer kalmadı. Usta ve çırak yetiştirmede şu ana kadar hep geleneksel yöntemler takip edildi. Ustalarımız teknolojiye ayak uydurmuyor. Verilen projeye uygun davranmıyor. Artık bir şantiyede 2-3 içmimar bırakmak zorunda kalıyoruz. Sadece işçiliklerini denetlemeleri için. Bu durumla ilgili sektör paydaşlarıyla beraber bir çalıştay yapalım.

Mustafa Andıç

İMSİAD YK Başkanı

Ülkemizde 200’ün üzerinde üniversite var ve kontrolsüz bir şekilde mezun vermeye devam ediyoruz. Mimarlık ve mühendislik bölümlerinden ciddi sayıda mezunlar her yıl piyasaya geliyor. İşsiz kalmalarına neden olduk gençlerin. Ekonomideki inişler çıkışlar da bu işsizliğin boyutunu arttırıyor. Burada kesinlikle sektörlerin ihtiyacının ölçülmesi ve ona göre stratejilerin düzenlenmesine ihtiyaç var. Ülkemizde yüksek öğrenimde çokluk, mesleki eğitimde de azlık sorunu söz konusu özelikle meslek kollarında. Bunun yanında üniversitelerimizdeki eğitim kalitesi de tartışmaya açık. Maalesef mimar ve mühendislerimiz iş hayatına atıldığında sudan çıkmış balık gibi oluyorlar.
Biz bu konuda ne yapıyoruz? Şehrimizdeki BUÜ ve BTÜ ile beraber 10 yılı aşkın bir süredir protokollerimiz var. Öğrencilerimizi inşaatlarımıza, şantiyelerimize almaya çaba gösteriyoruz. Onlarla bir araya gelerek mesleki deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Özellikle her yıl birinci sınıf öğrencilere baret takma töreni yapıyoruz. BTÜ’nün her yıl yönlendirme toplantılarına katılıyoruz.

Yeni mezun olmuş mimar ve mühendislerimizin sınırsız projeye imza atmasına karşıyım bir inşaat mühendisi olarak. Kademeli olarak gidilmeli. Çalıştıkça imza atacağı projenin boyutu artmalıdır. Bu haksız rekabeti de ortadan kaldırır.

Bizim sektörün usta, çalışan sorunu var. Günümüzün ekonomik şartlarında nasıl ki üniversite mezunlarımız yurt dışında iş bulma yönünde hareket ediyorsa aynı konuda işçi ve ustalarımız da yönlerini yurt dışına çevirmiş durumda. İnşaat sektöründe usta yaş ortalaması şu an 50’yi aştı. Arkadan mermer, sıva, duvar ve seramik ustaları gelmiyor. Bu çok ciddi bir sorun ve çok ciddi bir istihdam alanı da barındırıyor. Kısa, uzun ve orta vadede önlemler alınması lazım. Çok sayıda işsizimiz var, bizim de çalışana ihtiyacımız var. Mesleksiz genç işsizlerimizin inşaat sektöründe istihdamı için İŞKUR ve sektör paydaşları arasında iş garantili kurs çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğine inanıyorum. Ayrıca orta öğretimde öğrenci başına düşen ödenekte de sorun var. Öğrenciler okurken yeterli ekipman, kıyafet gibi birçok malzemeye ulaşmakta zorluk yaşıyor. Bu da onların tecrübe sahibi olmalarına olanak vermiyor. Okullara malzeme desteği sağlamalıyız. Sosyal sorumluluk projelerinin yanında kamuoyu desteği elde edilerek bu sağlanabilir. Hayırsever sanayicilerimizden malzeme desteği alınabilir. Mesleki orta öğretime ağırlık vermeliyiz. Burada öncelikle aileleri bilinçlendirmemiz lazım. Mesleki okullara da teşvik edici çalışmalar yapılması lazım. Bence bu bir seferberlik boyutunda dahi yapılmalı. Çünkü bu anlamda önümüz daha da karanlık. Orta öğretimde aslan payının mesleki liselerde olması çok önemli. Meslek liselerindeki öğrenci sayılarını artırdığımızda emin olun yatırım da artar, işsizlik de azalır.

Otobüs şoförü de olsanız seramik ustası da olsanız belli bir eğitim formasyonundan geçmeniz çok değerli. Bunu sağlamamız lazım. Tabii bu kısa sürede sonuçlarını alabileceğimiz bir şey değil. Yıllarımızı alacak fakat sonucu güzel olacak bir süreç.

Esra İnhanlı

Yapı Denetim Kuruluşları Birliği

Bursa Şubesi Başkanı

Mesleki eğitim bizim için önemli. Çünkü yapı denetim kuruluşları 4708 sayılı bir yasaya göre yedi ayrı mühendislik kolunu istihdam etmek zorunda. Mimarları, inşaat, makine, elektrik, jeoloji, jeofizik ve harita mühendislerini ya bünyemizde barındırmak ya da hizmet almak durumundayız. Dolayısıyla tüm meslek disiplinleriyle ilgili kendi personelimizi, denetçilerimizi de eğitmek zorundayız.

Mesleki eğitimi iki farklı konuda değerlendirmek istiyorum. Birincisi meslek içi eğitimler. Bildiğiniz gibi yapı denetim kuruluşlarının, proje ve uygulama denetçileri var. Bu denetçiler, denetçi olabilmek için en az meslekte 5 yıl fiilen çalışmak ve bunu belgelendirmek zorunda. Bu belgelendirme kimi branş için proje kimisi için hizmet verdiği sektörle ilgili uygulama bazında. Ülkemizde sıkça değişen uygulamalar, yürürlüğe giren mevzuatlar bulunduğu için denetçi personelimiz bu süreci uzaktan takip etmek zorunda kalıyor. Bu nokta yaşadığımız en büyük sıkıntı denetçilerin eğitimi ile ilgili. Önerim, bu eğitimlerin bakanlık nezdinde bir zorunluluk haline getirilmesi. Bu eğer zorunluluk haline getirilirse tüm denetçiler bu eğitimleri alacaklardır. Mesleğimizle ilgili denetim konusunun bu sürecin zorunlu hale getirilmeden tamamlanabileceğini düşünmüyorum. Bakanlığın tavrı neticesinde bu süreç ilerler.

İkinci olarak mezun olan öğrencilerin mesleki yeterlilikleri noktasında sorunlar yaşıyoruz. Mesela Makine Mühendisleri Odası’nda meslekte bir yıl staj yapmadan projecilik yapamıyorsun. Aldığınız eğitimi, bir uzmanlık kursuyla tamamlamanız, sınavlarında başarılı olmanız lazım. Yoksa sektörde faaliyet gösteremiyorsunuz. Bu sürecin tüm odalarda ve hatta yapı denetim kuruluşlarında zorunlu hale gelmesini çok önemsiyorum.

Bizim mesleki eğitimle ilgili sorumluluk altında olduğumuz bir konu daha var. 3194 sayılı İmar Kanunun 28’inci maddesinin 2’nci fıkrası ‘Uzmanlık alanına uygun olarak yapıda yetki belgesi olmayan ustanın çalıştırılmamasını fenni mesule bir sorumluluk yüklüyor. Yine yapı müteahhitlerinin sınıflandırılmasında da mesleki yeterlilik belgesi olmayan hem inşaat hem de inşaat ustalarının müteahhitler tarafından çalıştırılmamasından bahseder. Mart ayından bu yana müteahhitlerin yetkilendirilmesinde bu şart aranmaya başladı. Bizler de yapı denetim firmaları olarak bizlere verilen bu sorumluluğu şantiyelerimizde uygulamak zorundayız. Müteahhitlerimizin de mesleki yeterlilik belgesi olmayan kişilerin çalışmasına müsaade etmemelerini istiyoruz. Bu eğitimleri bizler elbette bir noktada yapabiliriz ama bakanlığın destek vermesi çok değerli.

Murat Çakmaker

BURTİMDER Başkanı

Eğitim zincirinin halkaları olan meslek liselerinin, meslek yüksel okullarının, üniversitelerin hem müfredat hem de staj programları açısından çağın çok gerisinde kaldığına şahit oluyoruz. İhtiyaca cevap vermekten çok uzak olduklarının, öğrenci kabul şartlarının vasatın altında kaldığının hepimiz fakındayız. Ülkemizde usta bulmak, ara eleman yetiştirmek oldukça sıkıntılı bir sürece girmiş durumda. O zaman elimizdekilerle yetinmek zorunda kalıyoruz. Bu da hem nihai tüketiciye hem de satın alan müteahhide zor durumlar yaşatıyor. Çünkü yapı malzemelerinin doğru uygulanması gerekiyor. Bursa’da sadece tesisatla ilgili iki bölümümüz vardı meslek okulları içinde. Bunlardan bir tanesi Demirtaş Endüstri Meslek Lisesi’ndeydi ki daha sonra diğer okullara dağıtıldı. Meslek liselerinin azalması büyük bir sıkıntı yarattı. Bugün yaşanan ara eleman sorununun da temelinde ara eleman yetiştiren bu okulların kapatılması, eski popülaritesini kaybetmeleri var. Herkes üniversite mezunu olmak istiyor. Fakat bugün geldiğimiz noktada bir usta mühendisten daha çok para kazanır hale geldi. Gençlerin paraya odaklı olduğu bu dönemde bunun çok iyi anlatılması gerekiyor. Mühendis olup yüzde kırkının işsiz kaldığı ortamda usta ve ara eleman bulamamak en büyük sıkıntımız. Hem müfredat ve staj programları olarak hem de okul teşviki açısından öğrencilerin bu yönde kanalize edilmesi lazım. Akademik odalar, STK’lar, belediyeler yani hep birlikte güçlü bir organizasyonla bunun pazarlamasını ve tanıtımını yapıp öğrencileri yeniden meslek liselerine yönlendirmemiz gerekiyor. Eğitim planlanırken her öğrencinin yeteneklerine ve ilgisine göre yönlendirilmesi lazım. Bizim kaba inşaatın tüm alanlarında faaliyet gösteren üyelerimiz var. Hepsi personel sorunu yaşıyor.

Göçmen sorunuyla beraber bugün Bursa’da ortalama 30 bine yakın mavi yaka işçi var. Bunların hem belgelendirilmesi hem topluma kazandırılması bu geçiş döneminde ihtiyacımızı karşılarken geriden gelen nesli de teknik usta olarak yetiştirebilecek üniversiteler ve meslek liseleri oluşturmamız lazım. İmam hatip liselerine verdiğimiz önemi meslek liselerine de verirsek sanayide, ihracatta büyümek isteyen ülkemize önemli bir katkı sağlamış ve bir boşluğu doldurmuş oluruz.

Göksel Birsen

TÜGEM Bursa İl Başkanı

Sektörün büyüklüğünü ifade etmek için bir istatistiki bilgi vermek istiyorum. 2021 yılında 3 milyon 26 bin tane gayrimenkul alım- satımı yapılmış. Bu kadar büyük bir hacimden bahsediyoruz. Son 10 yıla baktığımızda ortalama yüzde 3’lük bir büyüme olmuş yıl bazında. Tabii sektörün bu çapta büyük olması emlak sektörüne katılmak isteyenlerin sayısının da çok artmasına sebep oldu.
5 Haziran 2018 yılında bir yönetmeliğimiz çıktı. Yönetmelikle gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olan, oda kaydı olan, 100 saatlik bir mesleki eğitimi tamamlayanların bunun yanında seviye 4 - 5 dediğimiz gayrimenkul danışmanlığı konusunda da iki belge alma zorunluluğu var. Bunlardan ayrı olarak 6 ay ve 1 yıl staj yapma zorunluluğu getirildi. Vergi levhası olan kişi bir emlak işletmesi açabilir ama faaliyetini resmi olarak gerçekleştiremez. Dolayısıyla mesleğimiz adına geldiğimiz nokta sevindirici. Eğitim açısından değerlendirildiğinde üniversitelerin sadece yüzde 10’unda emlak bölümü var. Akademik alanda ilgili bölümünden mezun olmuş arkadaşlarımızı mesleğimize katamıyoruz. En büyük sorunumuz da budur. Bu noktada Uludağ Üniversitesi ile birlikte iş birliği yapıyoruz. Bölüm öğrencileriyle sık sık bir araya geliyoruz. 1 milyon değerindeki dairelerin satılmasında çok ciddi bilgi ve birikim olması gerekiyor. Bir akademi kurduk ve bu akademide birçok eğitim konumuz var. Elimizden geldiğince ülkemize ve sektörümüze hizmet etmeye çalışıyoruz.

Erdal Çelebi

BEMO Başkanı

Ülkemizde 20 üniversitede emlak bölümü var. Buralardan mezun olan gençlerimizi sektöre katıyoruz. Her yıl Uludağ Üniversitesi’nden 200’e yakın mezun veriyoruz fakat sektöre bunların çok azını dahil edebiliyoruz. Arkadaşlarımızla bunun üzerine birçok toplantı ve çalıştay yaptık. Neden önce öğrencilerimiz bu bölümü seçiyor fakat mezun olduğunda neden sektöre girmiyor, diye.

Öğrencilerimizin bir üniversite okuyayım mantığıyla bu bölümü tercih ettiklerine şahit oluyoruz. Her yıl Uludağ Üniversitesi’nden mezun olan 200’e yakın öğrencimizin tamamının stajını yapmasını sağlıyoruz. Biliyoruz ki sektörün geleceği onlar. O nedenle kapılarımız sonuna kadar açık, elimizden gelen desteği vermeye çabalıyoruz. Biz mesleğimizi, hak eden yani bunun için okumuş, bölümünü bitirmiş meslektaşlarımıza teslim etmek istiyoruz.

Bundan 20 yıl önce emeklilerin kahvehanede oturacağıma bir ofiste otururum mantığıyla başlayan süreçte 2018 yılı, bir milat oldu.

Biz öncelikle bir meslek örgütü olduk. Gayrimenkul sektörü bugün Türkiye ekonomisine 20 milyar TL’nin üzerinde katkı koyuyor. Görünmeyen rakamlarla ihracata katkı yapan ve insanlarının yatırımlarını doğru yönlendiren bir sektörü konuşuyoruz. Bu gayrimenkullerin yapımında, çiziminde, denetlemesinde diğer meslek örgütleri yer alırken vatandaşlarla yüz göz olan ise biziz. Hem bizim hem de ülkemizin ekonomisi için önemli olan gayrimenkul sektörünü daha da iyileştirmek için oda olarak çalışmalarımız sürüyor.

BEMO olarak pandemi etkilerinin azaldığı 2021 yılında örgün ve uzaktan eğitim şeklinde 2 eğitim modelinde örgünde 6 bin meslektaşımıza, uzaktan eğitimle ise 40 bin meslektaşımıza sadece gayrimenkul sektörünün etkileşimi değil aynı zamanda hukuk, finans, tapu, plan ve proje gibi birçok dalda eğitimler vererek tecrübelerine tecrübe kattık.

Sektör her gün kendini yenilemeli, kalitesini üst çıtalara yükseltmelidir. Çünkü meslektaşlarımız geçimlerini bu sektörden elde ettikleri gelirle sağlamaktadırlar.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.