İnşaat sektöründe kadın olmak

GÜNDEM

Yapılan araştırmalara göre hem ev, hem iş hayatında olmak isteyen kadınların oranı dünya genelinde yüzde 41 iken, ülkemizde bu oran yüzde 53. Yoğun sahada olmayı ve teknik işleri gerektiren inşaat sektöründe ise durum pek parlak değil.

Türkiye’de istihdamdaki kadınların sayısı 8 milyon 700 bin civarındayken inşaatta çalışan kadınların sayısı ise yaklaşık 70 – 80 bin. Bu kapsamda 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü fırsat bilerek ‘İnşaat Sektöründe Kadın’ konu başlığında yapacağımız haber çalışmamızda yer almanızdan mutluluk duyarız.

Nurcan ÖZDEMİR – EPSA Yönetim Kurulu Başkanı

Yakın zamana kadar erkek işi olarak görülen inşaat sektörü, kadınların katılımıyla daha kaliteli ve estetik oldu. Kadının gücüne ve yaratıcılığına inancımız büyük. Bir kadın olarak hemcinslerimin iş dünyasında olmasını içtenlikle destekliyorum. Önyargılar nedeniyle maalesef çok az sayıda kadın var. İnşaat sektöründe ilk yıllarını atlatıp da ayakta kalan kadınlar başarılı oluyor. Özellikle kadınların daha çok kullandıkları, vakit geçirdikleri konutların yine kadınlar tarafından tasarlanması, hatta inşa edilmesinin büyük bir avantaj olduğunu düşünüyorum. İnşaat deyince ‘erkek işi’ gibi bir düşünce var olsa da bu sektörde tasarımdan uygulamaya, üretimden satışa kadar birçok kadın görev yapıyor.

İster ev kadını ister de çalışan kadın olsun evin mutlak hâkiminin kadınlar olduğu bir gerçek. Dolayısıyla bir evin ihtiyaçlarını da en iyi kadınlar bilir. Evin tasarımından, kullanılan malzemelerin meydana getirebileceği sorunlara kadar her konuda kadın aklının ve tercihlerinin erkeklere oranla daha isabetli olduğuna inanıyorum.

Nüfusun yarısını kadınların oluşturduğu bir ülkede yalnızca erkeğin üretmesi toplumsal kalkınma için yeterli değil. Kadın çalıştığında ülke ekonomisi büyür, kalkınma ve refah düzeyi artar. İşinde başarılı olan herkes (kadın erkek ayırmadan) hem tüm iş kollarında ve kademelerde yer alabilir hem de kariyer olarak yükselebilir. Gelişmiş dünya ekonomilerini yakalayabilmek için kadın istihdamının ve kadın girişimciliğinin potansiyeline yürekten inanıyorum.

Şirin Rodoplu ŞİMŞEK – Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı

Kadınların inşaat sektöründe çalışamayacakları ile ilgili genel bir toplumsal kanı olmasına rağmen aslında özellikle inşaat projesi üretim aşamasında kadınlar açısından olumsuz bir durum yok ve epey sayıda kadın gerek müelliflik gerekse proje kontrol ayağında yer alıyor. Ancak işin imalat boyutuna gelindiğinde kadınlar azınlıkta kalıyor. Elbette kendi tercihleri nedeniyle sahada olmayı istemeyen kadınlar da olmakla beraber genelde tercih edilmemeleri sebebiyle kadınlar üretim ayağında (Şantiye şefliği vs.) daha az yer alıyor. Hatta ülkemizde üretim ayağı o kadar erkeğe ait bir iş gibi görülüyor ki teknik eleman değilseniz bir kadın olarak asla ‘işçi’ olamazsınız. Olumlu yönlerine gelirsek; inşaat sektörünün değişik aşamaları için daha ciddi ve disiplinli bir ortam sağlanabilmesi bakımından kadın olmak daha avantajlıdır. Bazı hallerde detaylara fazlaca yoğunlaşabilmesi nedeniyle tasarım süreçlerinde de kadın olmanın olumlu katkıları olabilmektedir. Kadınların aynı anda çok fazla konuya odaklanabilme yeteneği de sektörde hem kadın hem de işveren açısından avantajdır. Zira organizasyon yapmakta ve krizleri yönetmekte kadınların çok daha başarılı olduklarını düşünüyorum.

Kadınların daha detaycı olması, ölçüyü kaçırmadığı sürece tabi (üretim sürecinin aksamaması da önemli) hem kalite hem de estetik sonuçları itibariyle çok olumlu bir etkidir. Ayrıca özellikle konut sektöründe talebin ağırlıkta kadınların beğenisine göre şekillenmesi de kalitenin ve estetik özelliklerin artmasına neden olmaktadır.

Hem üretim hem de tüketim aşamasındaki kadınların aynı anda çok fazla işe odaklanabilmesi ve detayları kaçırmayışı, süreçlerin pratik işlemesi ve sonuçlanması itibariyle çok önemli. Evlerde erkeklerle aynı süreyi de geçirseler farkındalıkları daha yüksek ve haliyle talep noktasında oluşan bu algı konutların üretiminde belirleyici faktör oluyor. Elbette kadınların kendi aralarındaki diyalogları da taleplerde belirleyici olabiliyor; kıyaslamalar ve örneklemelerle beklentiler yükselebiliyor. Bu durum da konut üretimini dolaylı da olsa etkileyebiliyor.

Gerek inşaat sektöründe gerekse üretime dayalı diğer sektörlerde kadınların anneliği ve/veya fiziksel özellikleri nedeniyle önyargılar çok fazla olduğu için ve pek çok kadın yeterince istihdam edilmemektedir. Asla ayırım yapmamakla birlikte aldıkları eğitim ve/veya sahip oldukları donanım itibariyle erkeklere göre avantajlı bile olabileceklerken yeterince yararlanılamıyor oluşları çok üzücü. Bu nedenle özellikle 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne denk gelen bu söyleşi üzerine bir kez daha bu konuya vurgu yapıyor; eşit şartlarda ve eşit haklarla çalışmak/çalıştırılmak üzere yeterli bilincin oluşmasını diliyorum.

Nur Gül ARSLAN – İçmimarlar Odası Başkanı

İnşaat sektöründe cinsiyet ayrımcılığının olduğunu düşünmüyorum. Önemli olan bilgi ve deneyimin kimde olduğu; kimin işi iyi yaptığıdır. Yaratıcılığın, detayların ve estetiğin ön planda olduğu pek çok alanda kadınların daha detaylı ve disiplinli çalıştığını bu sebeple de gerek teknik gerek görsel işlerde daha başarılı olduğunu söylemek mümkündür.

Zaman zaman ailevi ve evle ilgili sorumluluklar sadece kadın üzerine bırakılmak suretiyle kadınlar iş hayatından soyutlansa da, günümüzde ev ve ailevi sorumluluklar artık sadece kadının değil hem kadın hem erkeğin müşterek mesuliyet alanları olmaktadır. Böylelikle kadınlar üretime çokça katılarak başarılı olmaktadır. Özellikle inşaat, proje ve tasarımda farkındalığı yüksek ve deneyimi fazla olan kadınlar her zaman başarılıdır.

Kadınların iş hayatındaki varlıklarının arttırılmasındaki en önemli ihtiyaç kadınların ve kız çocuklarının eğitilmesidir. Daha güçlü bir Türkiye, ancak eğitim ile vizyon kazanmış, hayal etmiş, hedef koymuş ve başarmış kadınlar ile mümkündür.

Seçil BULCAN ÜRKÜT - PlanB Mimarlık Kurucu Ortak Mimar

İnşaat sektöründe tasarım aşamasından uygulama aşamasına kadar kadın her alanda yer almaktadır. Aslında her sektörde kadın varlığı var ama insanların aklında erkek işi – kadın işi gibi kavramlara dönük bir algı var. Fakat özellikle uygulama alanında şantiye şefi ve proje müdürlüğünde kadın olmak zor bir durum.

İnşaat sektörü 7/24 çalışan bir sistem, dolayısı ile toplumun kadınlara yüklediği çocukların ve evin bakım gibi görevlerinin olması nedeniyle ağır çalışma temposu kadınları bu sektörden uzaklaştırıyor. Aslında çocuklukta iken kız çocuklarına oyuncak bebek verilirken erkeklere vinç, kamyon gibi oyuncaklar hediye ederek hafızalarında onları ayrıştırıyoruz. Ayrıca inşaat dünyasının kritik noktaları erkekler tarafından tutuluyor. Kadın üzerinde doğru politika geliştirilirse bu durum zamanla değişir. Sorunların temelinde örgütlenme alışkanlığının toplumda çok zayıf olması, mevcut örgütlenmenin de yetersiz kalmasıdır.

Aslında sektörde kadınların çoğalması ile daha insancıl, daha ince düşünülmüş işler ortaya çıkacaktır. Biz kadınların doğaları gereği daha titiz ve daha farklı bir çalışma prensipleri olduğundan, inşaat sektörüne çok farklı ve olumlu sonuçlar getirdiğini düşünüyorum. İnşaat işçiliğinde çalışan erkekler kas gücü ile çalışıyor, çoğu inşaat işini bile bilmiyor ve bu nedenle detayları atlıyorlar. Kadınların bu nedenle bu sektörde her kademede yer alması inşaat kalitesini ve çalışma şartlarını geliştirecektir.

Özellikle konut sektöründe, kadınların evi çok kullandıkları ve vakit geçirdikleri düşünüldüğünde yine kadınlar tarafından tasarlanması ve inşaa edilmesinin öneminin arttığını düşünüyorum. Estetik ve ergonomi alanında kadınların bakış açıları, yaşam tecrübeleriyle birleştiğinde ortaya çok daha farklı ve başarılı işler çıkıyor. Yeterli koşullar sağlandığında kadınların yapamayacağı iş ve erişemeyecekleri başarı yoktur.

Zerrin ÖZGÜLE - Zer İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı

İnşaatta kadın olmak hiç kolay değil. Toplum olarak henüz kadınların başarılarına alışamamışken, inşaat sektöründe yer alan ekiplere hâkim olmak, onların saygınlığını kazanmak kolay olmuyor. Bu sektörde maalesef eğitim düzeyleri düşük. Böyle olunca istediğin şeyi anlamaları da zaman alıyor. Sürekli takip gerekiyor. Ancak alt taşeron ekipler oturduğunda, birkaç güzel proje gerçekleştiğinde, taraflar birbirini anlıyor ve projeler daha kolay gerçekleşmeye başlıyor.

Kadınların inşaat sektörüne girmesi estetik bakış açısından ziyade çok büyük fark yaratmıştır. Örneğin ben Nilüfer Ticaret Merkezi'nde 8 tane plaza bitirdim. Bu bölgeye yapılan ilk binalar prefabrik kaba binalarken, ben buraya ilk yaptığım projeyle örnek oldum. Bu durum beni gerçekten gururlandırdı. İşte kadın düşüncesi, burada fark yaratıyor. Bizler kadın zihniyeti olarak son kullanıcının ihtiyaçlarına odaklanıyoruz. Önce işin kalitesi ve kullanışlılığını düşünüyor, sonra da estetik katıyoruz.

Kadınlar mutfak, yatak odası, giyinme odası ve banyolarının büyük olmasını ve ihtiyaçlara uygun projelendirilmesini beklerler, maalesef pek çok yapıda bunları bulamayız. Buradan yola çıktığınızda ve imkânlara göre büyük bahçe, özel havuz gibi ayrıntıları da gözettiğinizde is çok başarılı oluyor. Erkeklerin detayları kadınlar kadar görememesi çok normal çünkü kadın ve erkeğin beyinleri farklı çalışıyor. Kadın beyni daha geniş detaycı olması sebebiyle çok kapsamlı bakabiliyor, pek çok çok parametreyi bir arada kullanabiliyor. Erkeklerin detaylara girmesi, buna göre çözümler üretmeye çalışması bizlere göre daha zor.

Kadın olsun erkek olsun bence en önemli şey size olan güvendir. Yaklaşık 16 yıldır bu sektörde bu güveni vermenin gururunu hissediyorum. Çünkü ben müşterimi dostum gibi görürüm. Memnuniyeti çok önemserim. İşin teslim terminine uymaya ve taahhüt ettiğim her şeyi eksiksiz yapmaya gayret ediyorum. Bana gelen müşteriler süreklilik kazanıyor. Bu da en büyük motivasyonum oluyor.

Yeşim ANIL - Öykü Yapı Yönetim Kurulu Başkanı

Toplum kadına ve erkeğe cinsiyet rolleri yüklese de bir işin kadını veya erkeği olmadığını düşünüyorum. Modern toplumlarda işlere kadın veya erkek işi olarak değil de iyi iş ve kötü iş olarak bakılır. Ben de bir işi değerlendirirken onun kadınlar tarafından mı erkekler tarafından mı yapıldığına bakmıyorum. Yetenek ve nitelik anlamında o işi kim başarabilecek kapasiteye sahipse onunla çalışmayı yeğliyorum. Ben bir kadın olarak yaklaşık 25 yıldır bu prensiple sektörde emin adımlarla yoluma devam ediyorum.

Bizler evi çok daha fonksiyonel ve çok daha detaylı kullandığımız için hangi ürünlerin nereye daha uygun olacağı konusunda tabi feminen zevklerimizin biraz fazla olmasından dolayı erkeklere oranla daha iyi olabiliyor. Bizim sektörde kadın olmanın avantajı hissediliyor çünkü evin seçimlerinde kadının rolü daha fazla olduğundan ürünleri satarken işimiz daha kolay olabiliyor.

Kadınların bu konuda daha zevkli olduğunu düşünüyorum. Hayatın doğal akışı içerisinde daha hızlı, daha fonksiyonel olmamız lazım, bu konuda da çok tecrübeliyiz. Yani evde yaşantımız bunu mecbur ediyor. Bu da bizim işimizi yaparken müşterimizi daha fazla anlamamızı sağlıyor. Karşımızdaki tereddütlüyse de onun istediği şeyi daha kolaylaştırıcı hale getirebiliyoruz. Çünkü gerçekten çalışılan zaman ve fonksiyonellik çok önemli. Pek çok anlamda bu bize inanılmaz avantajlar sağlıyor.

Yorum yapabilmek için lütfen sitemizden üye girişi yapınız!
Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.