Kalyoncu konuyla ilgili olarak “Son dönemde barınma ihtiyacı için oluşan yoğun talep dikkat çekiyordu. Devam eden proje ve ikinci el konut alımları için faiz oranlarında yapılan düzenleme, konut almak isteyenleri teşvik edecektir. Birkaç yönüyle bu düzenlemenin oluşturacağı olumlu etkilerden bahsetmek gerekirse;
İlk defa konut alacaklar için kullandırılacak bu paketin, alt gelir grubunun konut sahibi olabilmesi adına başarılı bir politika olduğunu düşünüyoruz.
Vadenin 10 yıl olması yine toplumda faydalanacak kesimi genişletecektir.
Finansman paketinden ise özellikle küçük ve orta ölçekli yüklenici ve geliştirici firmaların faydalanacağını düşünüyoruz bu yaklaşım paketin sektörün geniş bir kesimine etki edeceğini gösteriyor.
Bu paketten faydalanan firmaların projelerindeki fiyat politikasının regüle edilmesini erişilebilirlik açısından yine olumlu buluyoruz.
Döviz ve altın birikimlerinin ekonomiye kazandırılmasını sağlayacaktır.
İstanbul, İzmir, Ankara gibi büyük iller başta olmak üzere tüm Türkiye’de maliyet artışından dolayı duran veya yavaşlayan projelerin tamamlanmasını ve kentlerimize kazandırılmasını sağlayacaktır.
En önemlisi ise ülkemizin lokomotif sektörlerinden olan ve 250 alt sektörü besleyen gayrimenkul sektörünü canlandırarak istihdam ve üretim anlamında ekonomimize faydalı olacaktır." açıklamasında bulundu.
Sürdürülebilir ve öngörülebilir konut üretimi için arsa ihtiyacına ve arsa maliyetlerine yönelik de düzenlemelere ihtiyaç olduğunun altını çizen Mehmet Kalyoncu “Erişilebilir konut için biz her ne kadar inşaat maliyetlerini konuşuyor olsak da en önemli maliyet kalemi olan arsa maliyeti konusunda da atılabilecek adımlar olduğunu düşünüyoruz. Şu anda konut üretimine uygun arazi bulunamaması ve uygun arazilerin ise maliyet olarak proje içerisinde çok ciddi yer tutması sektör için en kritik konuların başında geliyor. Arsa maliyetini toplam geliştirme maliyeti içerisinde özellikle büyük şehirlerde yüzde 50’den yüzde 20 mertebelerine düşürecek ve bu kapsamda geliştirilen projelerde kira veya satış fiyatının erişilebilir düzeyde tutulmasını sağlayacak bir mekanizma tasarımının, konut üretimini daha çok teşvik edeceğini düşünüyoruz. Hem gayrimenkul sektörünün önde gelen firmalarıyla hem de bölgesel firmalarla yaptığımız görüşmelerde bu tür bir yaklaşım olduğu takdirde sektörün buna büyük bir ilgi duyduğunu gördük. Sektör üretmek istiyor. Bu bize kamunun düzenleyici gücü ile özel sektörün dinamik üretim gücünü bir araya getirme fırsatı sunacaktır. GYODER olarak erişilebilir konut üretimi ve finansmanı ile ilgili bir çalışma yapıyoruz. Bu çalışmanın çıktılarını bu yıl sonbaharda gerçekleştireceğimiz Gayrimenkul Zirvesi’nde paylaşacağız." dedi.
Faiz oranlarında yapılan bu düzenlemenin her sektörde olduğu gibi gayrimenkul sektöründe de satış rakamlarına yansıma endişesinin de tartışıldığını görüyoruz. Sonuçta her sektörün olduğu gibi serbest piyasa dinamikleriyle faaliyet gösteren gayrimenkul sektörünün bu düzenlemeyi fiyatları artırmak için değil üretimi kolaylaştıracak bir imkan olarak gördüğünü belirten GYODER Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu “Konut alıcısına yönelik paketin 2 milyon TL ile sınırlı olması ve ilk defa konut sahibi olacak kişileri kapsaması yatırım amaçlı konut alımını engelliyor ayrıca büyük şehirlerde bu fiyatlarda markalı konut projelerinden ziyade küçük ölçekli firmaların projeleri var. Firmalara sağlanacak finansman paketinde ise fiyatların regüle edilmesinin ve bu paketin daha çok küçük ölçekli firmalara kullandırılacak olmasının bu yönde bir suistimale mahal vermediğini görüyoruz. Diğer yandan sektör olarak devletin öncü olduğu bir mekanizma ile özellikle büyük firmaların hızlı üretim gücünü kanalize ederek erişilebilir konut üretiminin desteklenmesi ve böylece arzı planlı ve sürdürülebilir arttırmanın yine piyasada fiyat dengesi için çözüm olabileceği görüşündeyiz. Tabi ki tüm bunları yaparken özellikle büyük şehirlerde kent içi yoğunluğunu da dikkate alarak bu mekanizmanın bölge içi dinamiklerce yürütülmesini de sağlayacak bir sistem kurulmalıdır.” açıklamasında bulundu